Bir sonucun ve o sonucun oluşma olasılığının bilinememesi olarak tanımlanabilen belirsizlik, insan bilinci için tehlikeli bir bölge ve uzun süre maruz kalındığında genellikle kaygı, depresyon ve şiddete eğilim gibi tepkilere yol açıyor. Belirsizlik, söz konusu süreç hakkında bilgi eksikliğinden kaynaklanabildiği gibi, bilgi düzeyinden bağımsız olarak sürece içkin (atomaltı parçacıklar, Heisenberg prensibi) de olabilir. Belirsizlikten, ölçülebilirliği dolayımında riske ulaşmak da mümkündür.
Belirsizliğin boyutu ve şiddeti arttıkça, bu olgu bir stres testi haline gelir. Pandeminin ilk haftalarında hem insanların hem de onların fikir ve davranışlarının yönlendirdiği piyasaların yaşadığı tam da bu idi. Söylenildiği gibi doğrunun ve yanlışın ötesinde bir yer var ise, halka açık büyük Çinli şirketlerin uluslararası yatırımcıları bugünlerde orayı merak ediyor olabilirler.
Kapitalizmin kurallarının etkili bir şekilde işlemesi, sistemin temeli olan özgür mülkiyetin hukuk normları ile güvence altına alınmasına, nesiller arasında aktarılabilmesine sıkı sıkıya bağlı. Tarihsel birikimden biliyoruz ki “görünmez el”in, kendiliğinden her şeyi düzene soktuğu bir ortam hiçbir zaman hiçbir yerde deneyimlenmedi. Kamu, çoğu zaman kamusal, bazı durumlarda da yönetsel erki elinde bulunduranların sınıfsal/zümresel çıkarlarını teminen piyasaya müdahalede bulundu, bulunur. Ancak bu müdahalelerin, genel kabul gören prensipler ve bunlardan vücut bulan kurallar, normlar dolayımında yapılması, müdahelelerin meşruiyetini sağlar.
Çin Halk Cumhuriyeti ekonomi yönetiminin son aylarda belirli sektörlere ve bu sektörlerde faaliyet gösteren ve pazara hakim konumda bulunan şirketlere yönelik düzenleme ve talepleri önceki birkaç yazının konusu idi. Çin’in dışa açılmasına öncülük eden Deng Xiaoping, “bazı insanların önce zenginleşmesine” izin vererek, toplumun genelini zenginleştireceklerini ilan etmiş, bu doğrultuda tasarladığı sistemi de zenginleşmenin “çok güzel” olduğu mesajı ile nitelemişti. 17 Ağustos’da Finansal ve Ekonomik İşler Komitesi’nde yaptığı konuşmada “ortak refah”ın sosyalizmin temel gerekliliği ve Çin usülü modernleşmenin temeli olduğunu ifade etti. Çin devlet medyasının haberlerinde Ortak Refah’ın orta gelirli grubun genişletilmesi, düşük gelirli grupların gelirlerinin artırılması, yüksek gelirli grupların gelirlerini paylaşmaları yoluyla sağlanabileceği duyuruldu.
Credit Suisse’in araştırmasına göre Çin’de nüfusun %1’ini oluşturan yüksek gelirli grup zenginliğin %31’ine sahip ve günümüzün hızlı iletişim dünyasında fevkalade şekilde gözler önünde olan bu eşitsizlik Çin’in ideolojik söylemleri ile taban tabana tezat teşkil ediyor. Komünist Parti’nin lideri Xi, 2012 yılında yolsuzluğa karşı başlattığı büyük mücadelede de “ibret” yöntemini uygulamış, bazı memurlara uygulanan cezaların 66 milyon memura ibret olması sağlanmıştı. Çin’in arzu edilen düzeni için tehdit olarak algılanan internet ekonomisinin zenginlerine verilen mesaj da aynı şekilde Alibaba’nın kurucusu Ma üzerinden verilmişti. Üniversitesi kapatılan, şirketlerine soruşturmalar açılan Ma, Sicilya’lı korsanların ihaneti sonucunda Crassus’un Roma ordusuna yenilen Spartaküs’ün askerleri gibi “çarmıha gerildi”. Ardından zengin ailelerin özel ders ve etüt çılgınlığını dev bir sektöre dönüştüren Çin’in eğitim şirketlerinin kar amacı gütmeyen kuruluşlara çevrileceği açıklandı. Çocukları “boğan” ve “yarıştıran” özel etütler de yasaklandı. Bu hamle batılı fonların milyarlarca dolar zarar etmesine neden olurken, eğitimde eşitliğin, toplumsal eşitliğin temeli olduğunu da tüm Dünya’ya anımsattı.
“Ortak Refah” söyleminin ardından, Ma’nın yanısıra Zhang Yiming (ByteDance, Tencent), Richard Liu (JD.com), Colin Huang (Pinduoduo) gibi Çin’in süper zenginleri sessiz sedasız şirketlerinin yönetim kurulu pozisyonlarını bıraktıklarını açıkladılar. Bu teknoloji devlerinden geçen hafta sırasıyla Ortak Refah’a Katkı Çalışma Komiteleri’nin kurulduğu ve bu komitelerin devlet tarafından belirlenen öncelikli alanlara yatırımda kullanılmak üzere milyarlarca dolar ayırdıkları haberleri yayınlandı. Alibaba’yı da tıpkı ByteDance gibi hızla etkisi altına alan sosyal duyarlılık, 3 Eylül’de, 2025 yılına dek 100 Milyar Yuan’ı (15 Milyar $) bu yönde harcama taahhüdünün açıklanması ile kamuoyuyla paylaşıldı. Bu karar, hisse başına 5.1$’lık bir vergi/nakit çıkışı etkisine sahip.
Geçen ay 2.8 Milyar $’lık bir ceza ile %30 düşen şirketin hisseleri, 4 Eylül’de 15 Milyar $’lık “bağış” haberi sonrasında %3 arttı.
Bu konuda şirketi ilgilendirecek “bir sonucun ve o sonucun oluşma olasılığının bilinememesi”nin ortadan kalkması, normalde çok olumsuz olarak algılanabilecek, hesapta olmayan, önemli miktarda nakit çıkışı haberinin yatırımcılar tarafından olumlu algılanması ve satın alınması ile neticelendi.
Son yıllarda küresel piyasaları takip, gerçeküstücü bir yönetmenin çektiği dizi bölümlerini izlemeye benziyor.