Önümüzdeki dönemde bu salgın nedeniyle nelerin değişeceğine ilişkin eminim onlarca yazı okudunuz.
Yatırım ortamı ile ilgili sonuçlarını kısa vadede görülecek bir konuyu ele almayı tercih edeceğim: temettüler.
Ülkemizde enflasyon ve şirketlerin bu konudaki “eli sıkılığı” nedeniyle çok mühim görünmeyen temettüler (kar payları), özellikle Anglo-Sakson Toplumlarında yatırımcıların (ABD örneğinde “halkın” diye okunabilir) en önemli gelir kalemini oluşturmakta. Tasarruf sahiplerinin düşük faiz ortamında birikimlerini değerlendirmek için en çok tercih ettikleri araçlar doğrudan hisse senedi veya borsa fonları (ETF).
Hisse senedi değerinin artışı kadar, her yıl şirketlerin elde ettiği karların dağıtılmasına dayanan temettü mekanizması, yatırımcılar için servet biriktirme (ETF’lerin temettü gelirleri ile yükselmesi) ve emeklilikte geçinme (genelde her çeyrekte yatan temettü) vasıtasını oluşturur.
Düzenli ve yüksek temettü ödeme, şirket yöneticilerini sermaye getirisine odaklayarak mali disiplin sağlar, yatırımcılara sağladığı düzenli nakitle sabit getirili yatırımlara alternatif oluşturur.
Bireysel yatırımların büyük bölümünün şirketlere sermaye olarak akması, sermayeyi tabana yayar, şirketler için sermaye maliyetini düşürür, toplamda mali sistemin (ve hayatın) verimliliğini artırır.
Son yüz yılda S&P 500 endeksinin getirisinin %40’ı temettülerden oluştu. Yatırımcıların çoğu, 2019 karları üzerinden dağıtılacak bu önemli gelir kaleminden (S&P500 için toplamda 500 Milyar ABD Doları) mahrum kalacak. Temettü geliri ile geçinen emeklilerin bir kısmı muhtemelen hisselerinin bir kısmını satmak zorunda kalacak. Bu ABD borsaları üzerinde bir baskı oluşturabilir. Salgının uzaması durumunda, zaten parlak görünmeyen 2020 karlarından da gelecek yol pay dağıtmama kararı alınabilir ve bu durum etkiyi daha da arttırabilir.
Birikimlerin daha ziyade altın ve gayrimenkul gibi varlıklara depolanmış olması ve pay senedi piyasasındaki az sayıdaki yatırımcının kısa vadeli hisse fiyat artışlarına odaklanmış olmaları nedeniyle pek umursanmasa da, ülkemizde de salgının getirdiği belirsizlikle mücadelede, halka açık şirketlerin sermaye yapılarının güçlendirilmesi amacıyla temettü dağıtımı sınırlandırıldığını not etmek gerek.
Bir gün pay piyasamız “3’e aldım 5’e sattım”, “Ahmet ağabeyden süper tüyo geldi” kafasından sıyrılıp, şirketinden aracı kurumuna küçük yatırımcısından fon yöneticisine kadar tüm paydaşlarıyla “sermaye piyasasına yaraşır” bir işlevselliğe kavuşursa, ki dileğim odur, bizim de bu gibi “dertlerimiz” olur.
Merhaba,
güzel ve önemli bir noktaya parmak basmışsınız. Türkiye ekonomisinin değişmezlerinden biri olan “düşük tasarruf oranı” sorununa köklü bir çözüm bulmanın zamanı hızla yaklaşıyor. Yatırım ve Ticari hayatın ucuz ve uzun vadeli kredilerle fonlanabilmesi ve dolayısıyla sanayi yatırımlarının yerli sermaye birikimleriyle desteklenebilmesi ancak yüksek tasarruf oranına ulaşacak enstrumanları yaratmaktan geçiyor.Bunun içinde sağlam bir hukuki altyapının oturtulması büyük önem taşıyor. Aslında bu nedenden dolayıdır ki serbest piyasa ekonomisinin Hukuk talebi öncelikli bir istektir.
Reblogged this on Numan Bayrak and commented:
Merhaba,
güzel ve önemli bir noktaya parmak basmışsınız. Türkiye ekonomisinin değişmezlerinden biri olan “düşük tasarruf oranı” sorununa köklü bir çözüm bulmanın zamanı hızla yaklaşıyor. Yatırım ve Ticari hayatın ucuz ve uzun vadeli kredilerle fonlanabilmesi ve dolayısıyla sanayi yatırımlarının yerli sermaye birikimleriyle desteklenebilmesi ancak yüksek tasarruf oranına ulaşacak enstrumanları yaratmaktan geçiyor.Bunun içinde sağlam bir hukuki altyapının oturtulması büyük önem taşıyor. Aslında bu nedenden dolayıdır ki serbest piyasa ekonomisinin Hukuk talebi öncelikli bir istektir.