İyi, kötü, avuntu…

Her birey kendisini gündelik hayatın haksızlıklarının üzerine çıkarmalı, ancak bu sayede ‘kaderin cilveleri’ ile iyilik arasındaki çelişkiyi aşarak, nihai ‘İyi’ ile birleşebilir.

Benim için geçen haftanın kitabı olan, Ortaçağ Avrupa’sında en çok okunan kitapların başında gelen “Felsefenin Avuntusu Üzerine” eserinden aklımda kalan, bu önerme oldu.

Kitabın yazarı, imparatorluğun çöküşünü takiben, Ostrogot Theodorich’in hüküm sürdüğü, yaşlı ve bakımsız Roma’da sarayın himayesinde felsefe çalışan, Aristo’nun mantıkla ilgili tüm kitaplarını Latince’ye çeviren Boethius’tur.

Theodorich’e ihanet ile suçlanan Boethius’un, idamını beklerken hapishanede yazdığı “Felsefenin Avuntusu Üzerine”, Dante’ye -kendi ifadesine göre- sevgilisi Beatrice’nin ölümünün ardından tahammül kazandıracaktı.

Boethius’un bu savı, akla Augustinus’un (ve esasında onu esinleyen Plotinus’un) iyi “idea”sını ve onun ancak sevgi aracılığıyla bulunabileceği önermesini getiriyor.

Her şey zıddı ile mevcut ise, bu kısa notu, Uruguay’ın bilge adamı (eski devlet başkanı) Jose “Pepe” Mujica’nın sözü ile bitirmek ilginç olabilir: “Bazen iyi olan kötüdür, kötü olan ise bazen iyiye yol açar”